Alerjisi olanlar için kedilerden toz akarlarına, küften ağaç polenlerine uzanan tetikleyici yelpazesi, havada asılı kalan protein parçacıkları nedeniyle gözlerde şişme, ciltte kaşıntı ve nefes darlığına yol açabiliyor. Bilimsel literatür, bu tür alerjenlerin kaynak ortadan kalksa bile aylarca iç mekânda kalabildiğini, yinelenen maruziyetin astımı kötüleştirebildiğini ve hatta astıma zemin hazırladığını gösteriyor. Colorado Boulder Üniversitesi’nden gelen yeni bulgular, tek bir düğmeyle bu alerjenlerin immün tanınırlığını düşüren pratik bir yöntemin mümkün olabileceğini ortaya koyuyor.
GÜVENLİ UV YAKLAŞIMI
İnşaat, Çevre ve Mimarlık Mühendisliği Bölümü’nden kıdemli araştırma görevlisi Tess Eidem’in yürüttüğü ekip, 222 nanometre (UV222) dalga boyunda, yoğun kullanım alanları için cilt ve göz güvenliği açısından daha elverişli kabul edilen bir UV çözümünün, havadaki alerjenlerin ‘tanınma’ yapısını bozabildiğini tespit etti. Ekip, klasik yöntemlerin (elektrikli süpürge, yıkama, filtrasyon, evcil hayvan banyosu) etkili olsa da sürdürülebilirliğinin zor olduğuna, buna karşılık pasif UV uygulamasının hızlı ve tamamlayıcı bir araç sunduğuna işaret etti. Yöntemin ozon üretimi gibi tamamen risksiz olmayabileceği, bu nedenle maruziyetin sınırlandırılması gerektiği de not edildi.
PROTEİN YAPISI HEDEFTE
Alerjide hedef, canlı bir organizma değil; canlı olmayan protein yapıları. Örneğin kedi alerjisinde baş aktör Fel d 1 proteini; tükürük yoluyla yüzeye yayılan ve kepekle havaya karışan bu protein, benzersiz 3B biçimi sayesinde antikorlarca tanınıyor. Araştırma ekibi, alerjenleri ortamdan tamamen ‘sökmek’ yerine, UV ile protein yapısını kısmen ‘açarak’ (origami benzetmesi) bağışıklık sisteminin tanımasını zorlaştırmayı hedefledi. Böylece antikorların bağlanma etkinliği düşürülerek alerjik yanıtın tetiklenmesi zorlaştırılıyor.
KONTROLLÜ ODA DENEYİ
Deney düzeneklerinde, akarlar, evcil hayvan tüyleri, küf ve polen kaynaklı mikroskobik aerosol alerjenler, hacmi yaklaşık 350 ft³ olan kapalı bir bölmeye verildi. Tavan ve zemine yerleştirilen dört UV222 lamba, belirlenen sürelerde çalıştırıldı. 10 dakikalık aralıklarla hava örneklemeleri yapıldı ve işlenmemiş–işlenmiş havanın laboratuvar testleriyle kıyaslanması sonucunda, immünoreaktivitede anlamlı azalma saptandı; yani antikorlar, işlenmiş örneklerdeki pek çok proteini artık kolay tanıyamaz hale geldi.
HIZLI VE ANLAMLI AZALIŞ
Analizlere göre, 30 dakika sonunda havadaki alerjen ortalama yüzde 20–25 oranında etkisizleşme sergiledi. Etkinin büyüklüğü; alerjen tipine, ışığın açık kalma süresine ve alerjenin toz, tüy, damlacık gibi hangi fazda taşındığına bağlı olarak değişti. Belirli bir senaryoda, 40 dakikalık UV maruziyeti sonrası kedi alerjeni Fel d 1, işlem görmemiş havaya kıyasla %61 oranında düşüş gösterdi. Ekip, bu temposu yüksek etkinin, aylara yayılan temizlik, halı sökümü veya evcil hayvan banyo rutinleriyle kıyaslandığında çok daha hızlı rahatlama sağlayabildiğini vurguladı.

UYGULAMA ALANLARI GENİŞ
UV222 sistemleri bugün endüstride antimikrobiyal amaçlarla ticari olarak bulunuyor. Çalışmanın işaret ettiği kullanım senaryoları ise evler, okullar, iş yerleri ve yüksek maruziyetli tesisler. Eidem, yakın gelecekte taşınabilir çözümlerle, örneğin evcil hayvan bulunan bir eve kısa ziyaretlerde ya da tozlu bodrum temizliği sırasında, anlık aç–kapat kullanımının mümkün olabileceğini değerlendiriyor. Ayrıca kenevir yetiştirme tesisleri gibi, alerjen yoğunluğu yüksek ortamlarda işçi sağlığını korumaya yönelik uygulamalar da öne çıkıyor.
SAĞLIK YÜKÜNE YANIT
Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri verilerine göre, ABD’de her üç yetişkin ve çocuktan biri alerjiye sahip. Astım atakları ise günlük yaklaşık 10 ölümle ciddi bir halk sağlığı yükü yaratıyor ve sıkça havayla taşınan alerjenlerle tetikleniyor. Çalışma ekibi, UV222 yaklaşımının maruziyeti hızlı düşürerek hem yaşam kalitesini yükseltebileceğini hem de akut atak riskini azaltabilecek tamamlayıcı bir çözüm sunabileceğini değerlendiriyor.