Türkiye imalat sektörü, 2025’in son çeyreğinde zorlu bir dönemden geçse de 2026’da sanayi çarklarının yeniden hızlanacağı güçlü sinyalleri veriyor. İstanbul Sanayi Odası (İSO) ve S&P Global verilerine göre imalat PMI, Ekim 2025’te 46.5 seviyesine gerileyerek daralma bölgesinde kalırken, analistlerin tahminleri yıl sonuna doğru 49 seviyelerine yakınsama yönünde. 2026’da ise endeksin 54 puan ortalamaya ulaşması bekleniyor. Bu seviyeler, üretimde kalıcı genişleme ve yeni siparişlerde artış anlamına geliyor.
FAİZLER DÜŞECEK ÇARKLAR DÖNECEK
Para politikasında beklenen gevşeme, sanayideki toparlanmayı destekleyecek en önemli unsur olarak öne çıkıyor. 2026’da Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın faiz indirimlerine agresif biçimde devam ederek politika faizini yıl sonunda yüzde 25-30 aralığına düşürmesi öngörülüyor. Enflasyonun yüzde 20’nin altına gerilemesiyle birlikte finansman maliyetlerinin azalması, reel sektörün yatırım iştahını körükleyecek.
DAHA ‘GÜVERCİN’ FED BAŞKANI
ABD Merkez Bankası’nda (Fed) Başkan Jerome Powell’ın yerine daha ‘güvercin’ bir ismin atanabileceği beklentisi, küresel ölçekte faiz indirimlerinin hızlanacağına işaret ediyor. Ekonomistler, bu sürecin döviz paritesini Euro lehine çevirebileceğini ve 2026 ortalarında 1.25 seviyelerine yükselmesini bekliyor. Bu gelişme, hammaddesini dolarla alıp satışını Euro ile yapan Türk imalatçılar için önemli bir maliyet avantajı yaratacak.
İHRACAT VE KAPASİTE KULLANIMI ARTACAK
Faiz düşüşleriyle birlikte sanayicilerin krediye erişimi kolaylaşırken, kapasite artırıcı yatırımların hız kazanması bekleniyor. Küresel talepteki toparlanmayla birleştiğinde bu durum, imalat sektöründe sürdürülebilir büyümeyi destekleyecek. Avrupa başta olmak üzere dış ticaret ortaklarında artan sipariş hacmi, Türkiye’nin ihracat potansiyelini güçlendirecek.
EURO/DOLAR PARİTESİ SEKTÖRE YARAYACAK
Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mesut Karakaş senaryonun gerçekleşmesi durumunda 2026 yılında hem sanayi üretiminde hem ekonomik büyümede ivmenin artmasını beklediklerini söyledi. ABD’de Fed başkanlığında değişim beklentilerine de dikkat çeken Karakaş, bunun pariteye yansımalarını da şöyle anlattı: “Fed Başkanının seçim süreci mayısta. Bu süreç sonrasında Fed Başkanı Powell’ın değişeceği öngörülüyor. Bu değişimin ardından faiz indirimleri gündeme gelecek. Faiz indirimleri hem parite hem de Türkiye’nin üretim dinamikleri açısından olumlu etki yaratacak. 2026 Mayıs ayı sonrasında paritenin 1.25 seviyesine yükselebileceğini öngörüyoruz. Hammaddesini dolarla alan, satışını ise Euro ile yapan sektörlerimizin eli rahatlayacak. Bu gelişme sanayi üretim rakamlarına da yansıyacak.”
Gedik Araştırma Uzmanı Burak Pırlanta, eylül ayı sanayi üretimi verilerini değerlendirirken, “Sanayi üretimi eylülde aylık bazda yüzde 2.2 daralırken, yıllık bazda ise yüzde 2.9 büyüdü” dedi. TÜİK verilerine göre mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretiminin eylül ayında aylık yüzde 2.2 gerilediğini belirten Pırlanta, “Hatırlatmak gerekir ki, ağustosta yüzde 0.4 büyüme, temmuzda ise yüzde 1.7 daralma görülmüştü” diye konuştu. Pırlanta, sanayi üretiminin yıllık bazda arındırılmamış olarak yüzde 6 arttığını, takvim etkisinden arındırılmış verilerle ise 3’üncü çeyrekte yüzde 5 büyüdüğünü hatırlattı. İmalat sektörüne ilişkin PMI verilerine de dikkat çeken Pırlanta, “İmalat PMI endeksi Nisan 2024’ten bu yana Şubat ve Mart 2024'teki 50.2 ve 50.0 seviyeleri hariç 50 eşik değerinin altında seyrediyor. PMI, ağustostaki 47.3 seviyesinden eylülde 46.7’ye, ardından ekimde 46.5’e geriledi” dedi. Pırlanta, elektrik tüketimi ve çeşitli anektodal göstergelerin de etkisiyle sanayi üretimi yılın son çeyreğinde aylık bazda sınırlı şekilde negatif seyrin süreceğine işaret etti.
Rakamlar imalat PMI’da en kötüsünün geride kaldığına işaret ederken, haber akışı ve beklentilerin 2025 yılının son çeyreğinde başlayan toparlanmanın 2026’da yerini büyümeye bırakarak gösteriyor.
ENFLASYON DÜŞÜŞÜYLE FİNANSMAN MALİYETLERİ AŞAĞI GELECEK
2025’in ikinci yarısında baz etkisi ve sıkı para politikasının etkisiyle gerilemeye başlayan enflasyonun, 2026 boyunca düşüş eğilimini sürdürmesi bekleniyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın Orta Vadeli Program (OVP) tahminine göre yıllık tüketici enflasyonu 2026 sonunda yüzde 19.5 seviyesine inecek. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası(TCMB), yılın son Enflasyon Raporu’nda enflasyon tahminlerini 2025 yılı için yukarı yönde revize ederken, 2026 yılı için değiştirmedi. 2026 için ara hedef yüzde 16, tahmin aralığı yüzde 13-19 olarak kaldı.
Ekonomistler, 2026’da enerji fiyatlarındaki istikrar, kur geçişkenliğinin zayıflaması ve talep koşullarındaki dengelenmenin enflasyonun alt patikada seyretmesini destekleyeceğini belirtiyor. Yurt içi talebin ılımlı seyriyle birlikte çekirdek enflasyon göstergelerinde kalıcı bir düşüş bekleniyor.
Para politikasında beklenen gevşemenin de bu tabloyla uyumlu olacağı öngörülüyor. TCMB’nin 2026’nın ilk yarısından itibaren kademeli faiz indirimlerine gitmesiyle birlikte, yıl sonunda politika faizinin yüzde 25-30 aralığına gerilemesi tahmin ediliyor. Bu süreç, reel sektörün finansman maliyetlerini aşağı çekerek üretim ve yatırım kanallarını güçlendirecek. Buna karşın, gıda ve hizmet fiyatlarındaki katılık ile küresel enerji fiyatlarında olası dalgalanmalar, dezenflasyon sürecinin önündeki en önemli riskler arasında gösteriliyor.